Güvenlik Kameraları İle İlgili Yasal Prosedürler Giriş
Türkiye’de ev ve işyerlerine güvenlik kamerası taktırmak artık sıradan bir tercih haline geldi. Ancak kamera görüntüsü almak, hukuken “kişisel veri işleme” faaliyeti olduğu için, iş yalnızca bir cihaz satın alıp duvara monte etmekten ibaret değil.
Özellikle KVKK, Türk Ceza Kanunu ve apartman/site kuralları nedeniyle “Evime kamera takmak için izin gerekir mi?”, “Kayıtlar ne kadar saklanır?”, “Bu görüntüleri kimler izleyebilir?”, “Kendi kendine dönen PTZ kameralar tam olarak ne yapıyor?” gibi sorular hem bireyler hem de şirketler için kritik hale geldi.
Aşağıdaki makale, bu soruları sıradan bir kullanıcının gerçek hayatta karşılaştığı durumlar üzerinden, kurumsal düzeyde ama anlaşılır bir dille ele alır.
1. Evime Kamera Takmak İçin İzin Almam Gerekiyor mu?
1.1. Kendi evinizin içi: “kişisel/ailesel faaliyet” istisnası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), tamamen kişisel veya aile içi amaçlarla, üçüncü kişilerle paylaşılmamak kaydıyla işlenen verileri kendi kapsamı dışında bırakıyor. Kanunun 28. maddesinde, “kişisel verilerin, üçüncü kişilere verilmemek ve veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklere uyulmak kaydıyla gerçek kişiler tarafından tamamen kendisiyle veya aynı konutta yaşayan aile fertleriyle ilgili faaliyetler kapsamında işlenmesi” istisna olarak sayılıyor.

Bu ne demek?
-
Kamerayı evinizin içine taktırdınız,
-
Kayıtları yalnızca siz ve aynı konuttaki aile bireyleriniz izliyor,
-
Görüntüleri sosyal medyada paylaşmıyor, iş amaçlı kullanmıyor, üçüncü kişilere vermiyorsunuz,
ise, KVKK anlamında çoğu durumda “tamamen kişisel/ailesel faaliyet” kapsamında sayılmanız ve kanunun sıkı yükümlülüklerine tabi olmamanız mümkündür.
Yine de şu sınırları unutmamak gerekir:
-
Misafirlerinizin, yardımcı personelinizin (temizlikçi, bakıcı vb.) makul mahremiyet beklentisi vardır.
-
Tuvalet, banyo, yatak odası gibi mahrem alanlarda kamera bulundurmak, KVKK kapsamına girsin girmesin, Türk Ceza Kanunu’ndaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu gündeme getirebilir. (TCK m.134)
Dolayısıyla “ev benim, istediğimi yaparım” yaklaşımı hukuken doğru değildir. Mahrem alanlarda kamera, ciddi ceza yaptırımlarına yol açabilir.
1.2. Apartman koridoru, kapı önü, ortak alanlar
Apartman veya site yaşamında en tartışmalı konulardan biri, daire kapısı önüne veya apartman girişine kamera takılmasıdır.
Burada kritik ayrımlar şunlardır:
-
Ortak alan – özel alan ayrımı:
-
Merdiven boşluğu, apartman girişi, asansör içi gibi yerler “ortak alan” sayılır.
-
Ortak alanlara kamera yerleştirilmesi, bir “kişisel hobi” faaliyeti olmaktan çıkar; tüm kat maliklerini ve ziyaretçileri etkileyen bir veri işleme faaliyeti haline gelir.
-
-
Yönetim kararı ve çoğunluk:
-
Uygulamada, apartman veya site yönetim planına göre kat malikleri kurulunda karar alınması, kamera sayısı, açıları ve kayıt amaçlarının belirlenmesi beklenir.
-
Komşuların kapı içlerini, pencerelerini ya da doğrudan evlerinin içini gösterecek şekilde konumlandırılan kameralar çoğu zaman özel hayatın gizliliğini ihlal riski taşır.
-
-
KVKK yükümlülükleri:
Ortak alanda kamera varsa:-
Aydınlatma yükümlülüğü (girişte ve kameranın gördüğü alanlarda “Bu alan güvenlik kamerası ile izlenmektedir…” benzeri uyarı yazıları),
-
Kayıtların süreyle sınırlı tutulması ve süresi dolan kayıtların güvenli şekilde imhası,
-
Kayda giren kişilerin “bilgi talebi, silme, itiraz” gibi KVKK m.11 haklarına ilişkin süreçlerin tanımlanması gerekir.
-
Kısaca:
-
Sırf kendi kapınızın üzerinde bile olsa kameranız apartman koridorunu, asansör girişini, komşuların kapısının önünü, hatta daire içlerini gösterecek şekilde konumlanıyorsa, “ben kişisel kullanıyorum” diyerek KVKK’den tamamen muaf olduğunuza güvenemezsiniz.
-
En sağlıklısı, apartman yönetimiyle birlikte, yazılı bir karar ve aydınlatma metni ile konuyu netleştirmektir.
1.3. Müstakil ev, bahçe ve sokak görüntüleri
Müstakil evlerde, kameralı sistemler genelde:
-
Bahçe kapısını,
-
Garaj girişini,
-
Sokak tarafındaki alanı görür.
Buradaki kritik çizgi şudur:
-
Kameranın ağırlıklı olarak kendi mülkünüz ve doğrudan güvenliğinizle ilgili alanı çekmesi,
-
Sokaktan geçen kişilerin yalnızca dolaylı olarak görüntüye girmesi,
-
Görüntülerin ticari amaçla veya yaygın şekilde paylaşılmaması,
durumunda, uygulamada çoğu zaman “meşru güvenlik ihtiyacı” ile “kişisel faaliyet” istisnası arasında bir denge kurulmakta ve ağır bir yaptırım gündeme gelmemektedir. Ancak kamera, karşı komşunun penceresini doğrudan ve sürekli görecek biçimde konumlanırsa, bu artık ciddi bir müdahale olarak değerlendirilebilir.
2. Kamera Kayıtları Silinir mi, Kaç Gün Saklanır?
2.1. Hukuken sabit bir “X gün” kuralı var mı?
Türkiye’de tüm kameralar için geçerli, tek bir “kanuni saklama süresi” yoktur. KVKK, kayıtların:
-
Belirli, açık ve meşru amaçlar için alınması,
-
Bu amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenmesi,
-
Amacın gerektirdiği süre kadar saklanıp sonra silinmesi veya anonim hale getirilmesi
gerektiğini söyler; ancak “her kamera kaydı 30 gündür” gibi net bir rakam vermez.
2.2. Piyasadaki fiili standartlar
Uygulamada hem kamu hem özel sektörde şu aralıklar sıkça karşımıza çıkar:
-
Genel güvenlik kameraları:
Çoğu kurum ve işletme, kamera kayıtlarını yaklaşık 30 gün saklar. Bu süre, olası olayların fark edilip şikâyet veya soruşturma başlatılabilmesi için makul bir eşik olarak kabul edilir. -
Resmî kurumlar, hastaneler vb.:
Bazı kamu kurumlarında ve özellikle hastanelerde, kayıtların en az 30–60 gün, bazen 1 yıla kadar saklanabildiği görülür; burada hem kurum içi güvenlik hem de hukuki süreçlerde delil ihtiyacı rol oynar. -
Ev tipi küçük DVR/NVR sistemleri:
Evlerde kullanılan basit sistemlerde, depolama kapasitesi daha sınırlıdır.-
1 TB diskle, 1080p çözünürlükte sürekli kayıt genelde 7–15 gün,
-
Hareket algılama (motion detection) kullanıldığında 20–30 gün,
civarı kayıt tutulabilir; disk doldukça en eski görüntüler otomatik silinir (üzerine yazılır).
-
Önemli olan, veri sorumlusunun (yani kaydı tutan kişi/kurumun) “neden bu kadar süre saklıyorum?” sorusuna mantıklı ve ölçülü bir cevap verebilmesidir. Örneğin bir apartmanda:
-
Sıklıkla araç kapı kırma, hırsızlık vakaları yaşanıyorsa, 30 gün saklama gerekçelendirilebilir.
-
6 ay–1 yıl saklama ise, ancak çok özel riskler veya mevzuat gerekliliği varsa savunulabilir; aksi halde “gereğinden fazla veri saklama” eleştirisine açık hale gelir.
2.3. “Silme” teknik olarak nasıl olur?
KVKK, süresi dolan kişisel verilerin:
-
Silinmesi (erişilemez hale getirilmesi),
-
Yok edilmesi veya
-
Anonim hale getirilmesi
gereğini vurgular. Kamera sistemlerinde bu genelde şu şekilde gerçekleşir:
-
DVR/NVR cihazı, disk dolunca en eski kaydın üzerine otomatik yazar.
-
Bu teknik olarak “süre dolunca kendiliğinden imha” anlamına gelir.
-
Kurumsal yapılarda ise çoğu zaman ayrı bir prosedür vardır; “X gün dolduktan sonra kayıtlar otomatik silinir ve bu işlem loglanır” gibi.
Ev kullanıcısı için pratik sonuç şu:
Kayıt sürenizi mümkünse 30 gün civarında sınırlı tutmanız, hem depolama maliyetini azaltır hem de gereğinden uzun süre kişisel veri saklamanızı engeller.
3. Kamera Görüntüsü Başkası Tarafından İzlenebilir mi?
Bu soru hem “hukuken kim izleyebilir?” hem de “fiilen kim izleyebiliyor?” boyutuna sahiptir.
3.1. Hukuki çerçeve: Kimler erişebilir?
Genel ilke şu şekilde özetlenir:
-
Veri sorumlusu ve yetkili personel:
-
Kamerayı kurduran kişi veya kurum,
-
Kurum ise, bu kurum tarafından yetkilendirilmiş sınırlı sayıda personel (örneğin güvenlik birimi, IT, işveren vb.) görüntülere erişebilir.
Çeşitli aydınlatma metinlerinde, “kamera kayıtlarına yalnızca yetkilendirilmiş sınırlı sayıda personel erişebilmektedir” ifadesi açıkça yer alır.
-
-
Kolluk kuvvetleri ve yargı makamları:
-
Bir suç şüphesi, soruşturma veya dava varsa, savcılık veya mahkeme kararıyla,
-
Polis veya jandarma yazılı talebiyle,
kayıtların ilgili makamlara verilmesi mümkündür; burada artık KVKK, Ceza Muhakemesi Kanunu ve özel düzenlemeler birlikte değerlendirilir.
-
-
Teknik hizmet sağlayıcılar:
-
Bazı IP kamera sistemlerinde, bulut üzerinden kayıt hizmeti sunan firmalar vardır.
-
Bu firmalar, sözleşme kapsamındaki teknik destek faaliyetleri çerçevesinde, sınırlı ve kayıt altına alınan erişim yetkilerine sahip olabilir.
-
KVKK açısından bu firmalar “veri işleyen” konumundadır ve veri sorumlusunun talimatlarıyla bağlıdır.
-
Bunun dışında, “meraktan bakmak”, “eşe dosta izletmek”, “sosyal medyada paylaşmak” gibi her türlü kontrolsüz paylaşım, hem KVKK hem de TCK anlamında ciddi risk taşır.
3.2. Fiili riskler: Şifre, bulut, uzaktan erişim
Teknik tarafta sıradan kullanıcının en çok ihmal ettiği konular:
-
Kameranın veya kayıt cihazının varsayılan kullanıcı adı/şifresinin değiştirilmemesi,
-
Üretici hesabıyla bulut üzerinden açılan görüntülerin iki faktörlü doğrulama olmadan bırakılması,
-
Apartmanlarda, kayıt odasındaki DVR cihazının herkesin ulaşabileceği şekilde açıkta durması.
Bu zafiyetler sayesinde:
-
Aynı ağdaki bir kişi,
-
İnternetten tesadüfi tarama yapan kötü niyetli biri,
-
Veya apartmanda yetkisiz bir komşu,
görüntülere izinsiz erişebilir.
Bu nedenle kurumsal yaklaşımla bakıldığında, her kamera sistemi için en azından şu tedbirler alınmalıdır:
-
Varsayılan şifrelerin ilk kurulumda mutlaka değiştirilmesi,
-
Güçlü ve benzersiz parola + mümkünse iki faktörlü doğrulama,
-
Kayıt cihazına fiziksel erişimin kilit altında tutulması,
-
Kimlerin hangi amaçla, ne zaman kayıtları izlediğinin mümkün olduğu ölçüde loglanması.
4. Kendi Kendine Dönen (PTZ) Kameralar Nasıl Çalışır?
4.1. PTZ ne demek?
PTZ, İngilizce Pan–Tilt–Zoom kelimelerinin kısaltmasıdır:
-
Pan: Kameranın yatay eksende sağa–sola dönmesi,
-
Tilt: Kameranın dikey eksende yukarı–aşağı eğilmesi,
-
Zoom: Optik veya dijital olarak görüntüyü yakınlaştırıp uzaklaştırması.
PTZ kameralar, içlerindeki motorlar ve mekanik mekanizmalar sayesinde, sabit kameralardan farklı olarak uzaktan kumanda edilebilen robotik kameralar gibi davranır.
4.2. Çalışma prensibi: Motorlar, ön tanımlı turlar ve otomasyon
Tipik bir PTZ kameranın çalışma mantığını adım adım düşünelim:
-
Motorlu mekanizma:
Kameranın gövdesinde:-
Yatay hareketi sağlayan pan motoru,
-
Dikey hareketi sağlayan tilt motoru,
-
Lens grubunu hareket ettiren zoom motoru bulunur.
-
-
Kontrol sinyalleri:
-
Eski sistemlerde RS-485 gibi protokollerle joystick üzerinden komut verilirken,
-
Günümüzde çoğu PTZ, IP (ağ) üzerinden yazılım, mobil uygulama veya NVR arayüzü ile kontrol edilir.
-
-
Preset (ön ayar) noktaları:
-
Kullanıcı, kameraya “önemli noktaları” kaydeder (Örn: “Giriş kapısı”, “Otopark köşesi”, “Bahçe kapısı”).
-
Kamera, bu preset’lere tek komutla dönebilir; pozisyon, zoom seviyesi gibi parametreler de kaydedilir.
-
-
Patrol / Tour (devriye) modları:
-
Kamera belirli bir senaryo dâhilinde otomatik olarak dolaşır:
-
Örneğin 1 numaralı preset’te 10 saniye bekle,
-
Sonra 2 numaralı preset’e dön, 15 saniye bekle,
-
Ardından 3 numaralı preset’e geç…
-
-
Bu devriye döngüsü sürekli veya belirli saat aralıklarında tekrar eder.
-
-
Otomatik takip (auto-tracking):
-
Gelişmiş modeller, sahnedeki hareketli nesneyi (kişi, araç) algılayıp otomatik olarak takip edebilir.
-
Kamera, algoritmanın tespit ettiği hedefi görüntünün merkezinde tutmak için sürekli pan/tilt ve zoom ayarlarını günceller.
-
Sonuçta PTZ kameralar, geniş alanları izlemek için birçok sabit kamera kullanmak yerine tek bir hareketli, akıllı kamera ile çözüm üretme imkânı sunar.
4.3. PTZ kameraların avantaj ve dezavantajları
Avantajlar:
-
Geniş alan kapsama:
Tek bir PTZ kamera, çoğu zaman 4–6 sabit kameranın görebileceği alanı devriye modlarıyla tarayabilir. -
Detaylı zoom:
Optik zoom sayesinde, uzak mesafelerdeki yüzleri veya plaka gibi detayları, sabit kameralara göre daha net yakalayabilir. -
Esneklik:
Operatör, o anki olaya göre kamerayı anında yönlendirebilir; bu da aktif güvenlik operasyonlarında büyük avantajdır.
Dezavantajlar:
-
Maliyet:
Hem cihaz maliyeti hem de montaj ve bakım giderleri sabit kameralara göre yüksektir. -
Kritik anlarda “yanlış yöne bakma” riski:
Kamera otomatik devriye yaparken olay, kameranın o anda bakmadığı bir açıda gerçekleşebilir. -
Mekanik yıpranma:
Sürekli hareket eden motor ve mekanik aksam, zamanla daha fazla bakım ve parça değişimi gerektirebilir.
Ev kullanıcısı açısından PTZ kameralar, özellikle müstakil ev, geniş bahçe veya köşe parsel gibi alanlarda hem caydırıcılık hem de esneklik sağlar; ancak genellikle standart sabit kameraya göre daha profesyonel kullanım ve doğru konfigürasyon ister.
5. Sıradan Kullanıcı İçin Pratik Öneriler
Tüm bu hukuki ve teknik çerçeveyi günlük hayata indirgersek, sıradan bir kullanıcı için uygulanabilir kontrol listesi şöyle özetlenebilir:
-
Nereye kamera taktırdığınızın farkında olun
-
Ev içi, oturma odası gibi alanlarda kamera kullanıyorsanız, misafir ve çalışanlara mutlaka bu durumu söyleyin.
-
Tuvalet, banyo, yatak odası gibi mahrem alanlara asla kamera koymayın.
-
-
Apartman ve site için mutlaka yönetimle birlikte hareket edin
-
Ortak alan kameraları için mutlaka yönetim kararı alın ve bu kararı kayıt altına alın.
-
Girişe ve izleme yapılan alanlara “Kamera ile izlenmektedir” uyarıları koyun.
-
-
Kayıt sürenizi sınırlayın
-
Ev tipi sistemlerde 15–30 gün genellikle yeterlidir.
-
Daha uzun saklama ihtiyacınız varsa, gerekçenizi kendinize net şekilde açıklayabiliyor olmalısınız.
-
-
Görüntülere erişimi kısıtlayın
-
Şifreleri mutlaka değiştirin, güçlü parolalar kullanın.
-
Mümkünse iki aşamalı doğrulamayı açın.
-
Yetkisiz kişilerin DVR/NVR cihazına fiziksel olarak erişmesini engelleyin.
-
-
Paylaşım konusunda dikkatli olun
-
Kamera görüntülerini merak veya eğlence olsun diye sosyal medyada paylaşmayın.
-
Özellikle başkalarının yüzü net seçiliyorsa, açık rızaları olmadan görüntü paylaşmak ciddi hukuki sorunlar doğurabilir.
-
-
Kurumsal veya karmaşık senaryolarda uzman görüşü alın
-
İşyerine, büyük site projelerine veya kamusal alanlarla iç içe geçmiş alanlara kamera kuruyorsanız,
-
KVKK uyum süreci, aydınlatma metni, saklama politikası gibi konular için bir hukukçuya veya KVKK uzmanına danışın.
-
Sonuç
Ev veya işyerine güvenlik kamerası taktırmak, bugün artık standart bir güvenlik önlemi gibi görünse de, arka planda kişisel verilerin korunması, özel hayatın gizliliği ve teknik siber güvenlik gibi ağır sorumluluklar barındırıyor.
-
Ev içindeki kameralar, çoğu zaman “kişisel/ailesel faaliyet” kapsamında değerlendirilse de, mahrem alanlarda kullanım ciddi ceza riski taşır.
-
Apartman ve sitelerdeki kameralar, hem KVKK hem de kat malikleri hukuku bakımından ortak karar, aydınlatma ve ölçülülük ilkelerine bağlıdır.
-
Kayıtların saklanma süresi, “mümkün olan en uzun süre” değil, “güvenlik amacını karşılayacak makul süre” olmalıdır; çoğu senaryoda 30 gün civarı teknik ve hukuki açıdan dengeli bir tercihtir.
-
Görüntülere erişim ve paylaşım, sıkı şekilde sınırlandırılmalı; “meraktan bakmak” ile “veri sorumluluğu” arasındaki çizgi her zaman hatırlanmalıdır.
-
PTZ kameralar ise, doğru konfigüre edildiğinde geniş alanlara esnek ve güçlü izleme imkânı sunan, fakat yanlış ayarlandığında hem hukuki hem teknik riskleri büyütebilen gelişmiş sistemlerdir.
Bu çerçeveyi doğru kurduğunuzda, güvenlik kameraları yalnızca caydırıcı ve delil niteliği taşıyan bir araç olmakla kalmaz; aynı zamanda kişisel verilerin korunmasına ve komşuluk ilişkilerine saygılı, dengeli bir güvenlik ekosistemi yaratmanıza yardımcı olur.



